.

163 Yıl Sonra Biten Senfoni

 

163 Yıl Sonra Biten Senfoni !   
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Binası bitti !..

Aklıma Schubert'in bitmeyen senfonisi geldi.  Belki de adından. Çok sevdiğim ve ilk aklımda kalanlardan... Aslında gerçek adı 8. senfoni. Bizim, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası gibi, o da bitti.   Senfoniyi bitirmek  Huawei’nin yapay zekâsına nasip oldu. Franz Schubert, Sekizinci Senfonisi’nin ilk iki bölümünü bestelemiş, sonra yarım bırakmış. Huawei ise, film müziği bestecisi Emmy Ödüllü Lucas Cantor ve Huawei telefonundaki “Mate 20 pro” yazılımı ile kompozisyonu bitirmiş.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası ile benzerlikleri çok. Her ikisi de defalarca bitirilmeye çalışılmış... Gerçi Franz Schubert 1828'de öldüğüne göre, biz Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasını, Schubert'in 8. senfonisinden 164 yıl erken bitirmişiz.

Şimdi Schubert gibilerinin yaptığı müzikleri o binada çalacağız. İyi de, çalıp da ne olacak?  Yaklaşık 100 kişiden oluşan çalgıcılar... Üstelik bazılarından çokça var! Her biri ayrı havadan çalıyor.  Neyse ki bizde tasarrufa gidiliyor. Ben saydım. Bizim konserlerde genelde 45-50 arası oluyorlar.

Yine de takdire şayan. Hiç biri sırasını şaşırmıyor. Gerçi kopya çekiyorlar ama. Kimse de ayıplamıyor. Üstelik dakikalarca alkışlıyorlar. Merak ettim, ben de baktım. Hatta öğreneyim dedim. Sol anahtarı, Fa anahtarı, 1/4'ten 1/64'e kadar notalar! yok artık... Sonra iş,  içinden çıkılmaz hale geldi. Yani, uzun sözün kısası; bir adam tek başına kimin ne çalacağına, ne zaman hangi notaya basacağına, notanın verdiği sesin uzunluğuna, şiddetine karar verip uyum içinde kağıda dökmüş. Unutmayın 100 kişi çalıyor... Akıl ötesi!

Bugüne kadar bir kilise ya da katedralde hiç org resitali dinlememiştim geçen sene Rusya’ya yaptığım gezide Kaliningrad‘a (Königsberg ) gittim. Pazar günüm boştu. Nasıl değerlendiririm, ne yaparım derken Königsberg Cathedral'de  konser olduğunu öğrendim ve bilet aldım. İlginç geliyor mabet ve müzik!.. Konser başladı. Bir opera.  İçerisi tıklım tıklım dolu. İnsanlar ard arda sıralarda oturmuş, sanki hafif bir esintiyle  pupa yelken okyanusta seyrediyorlar. Sakin, dingin, huzurlu. Fısıltı yok. Dinliyorlar...  Mezzo Soprano'nun seslendirmesinden sonra, Organist yerine geçti ve Bah’ın "Fantasie & Fuge in A Minor, BWV 561" çalmaya başladı. O anda vahiy geldi sandım. Yanlış anlamayın müzik konusunda. https://www.youtube.com/watch?v=h92hRs4euqI Bırakın anlatmayı... Dinlemekle bile zor kavranabilecek bir ses düzeni ve akustik. Gerçekten melodilerin valsini görür gibiydim. Temiz, ritmik, yüce, ahenk içinde ayak parmaklarının üzerlerinde dönüyorlardı...

Mutlaka kiliseye gitmenize gerek yok. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser salonunun da orgu var. 1965 yılında  İzmirli iş adamı Edmond Giraud bağışlamış. Hâlâ çalışıyor... Umarım yeni Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasına da koymayı unutmamışlardır.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Binası 1992 yılında yapılan yarışmada birincilik alan, Mimar Semra Uygur ve Mimar Özcan Uygur'un projesi; 1993 yılında ihale edilerek yapımına başlanmış, 27 yıl sonra bu yıl 2020'de bitirilmiştir. Ne yazık ki mimarlar yapılarını göremediler. Hayır, yaşıyorlar fakat açılışa davet edilmediler! Umarım bilet satmayı düşünürler de, biz de alıp konsere gidebiliriz!

Ne yapın yapın ölmeden, bir kilise orgu dinleyin...

 

Aykut Fırat Nisan 2021