.
Karanlık... Göz gözü görmüyor. Sanki ufukta bir deniz feneri, kayaların üstünde sisin içinde.
Kondansatörden geçen ışık 50 mm Schneider Companon’dan hızını kaybetmeden F:11 e daralıp, Kodak Bromesco kağıt üzerine düştü... Uzak sis içinde gördüğümü sandığım kırmızı ışık, karanlık odamdaki kontrol lambası idi. Karanlık odada uzun zaman geçirdiğimde farklı halüsinasyonlardan biri gibi!.. Çektiğim bir peyzaj filmi idi, bastığım. Fakat alan derinliği yok. İkinci baskıda kağıdı sol tarafından marjöre sıkıştırıp diğer tarafını yaklaştırıp yukarı doğru bükerek objektife yaklaştırdım ve lambayı açtım. 121, 122, 123, ..... 150. Pozlama bitti ve banyoya attım.
Birkaç dakika sonra Developer ve Hipo Bisulfitten yıkamaya aldığım Fotoğraf inanılmaz deformasyonlara sahip yüce kategorisinde bir peyzaja dönüşmüştü. Asla gözün göremeyeceği...
Yıllar önce idi hiç düşünmemiştim. Yaptım mı, çektim mi?
Resimsel Paradigmanın “gerçekçilik” olgusu döneminde 1840'lar da Pozitivistler, Ampirik doğrulanabilir olguları takip ediyordu. Bu dönemde fotoğraf; nesneleri tüm gerçekliği ile betimleyecek bir araç olarak görülüyordu. Bir delik ve görüntünün o delikten karanlığa ters izdüşümü. Tam anlamıyla gerçeklik “Realizm”. Ya sonra!.. bir mercek, bir mercek daha olmadı birbirine yaklaşan uzaklaşan iç bükey dış bükey mercekler...
Yaptılar mı, Çektiler mi?
1986’da Alan Sekula “Pozitivizm için kamera, mekanik ve bilimsel açıdan objektif kanıt ve veriler sağlamaktadır.” der. Fotoğraf yalan söylemez görüşü, karar anı ile deklanşöre basmadan önceki kurgulanan drama eyleminin tüm düşüncelerinden soyutlanmış mekanik bir eylem midir?
Bu fotoğraflar yapılmış mı olur, çekilmiş mi?
Sanat tarihinin uçsuz bucaksız derinliği içinde Fotoğraf bir sanat yapıtı mıdır? sorusu ve serüveninde, Fotoğrafın sanat olarak kabulü bize “Fotoğraf” ve “sanat Fotoğrafını” farklı yönlerden irdelemeye kapı aralamıştır.
Fikirsiz sanat olur mu?
Eğer çektiğim fotoğraf sanat eseri olarak kabul gördü ise, fikrimin imge halinde somutlanması sonucu ortaya çıkan fotoğrafı ve onun sergilenmesi halinde yorumlanmasının değeri kavramsallık üzerinden olduğunda,
Yaptım mı, çektim mi?
Seçtiğimiz konu veya temya ilişkin duygu ve seziler bileşeninden hareketle yaratılan öznel görüş sanat ürününde “Fikir” olduğundan, döngüsel uylaşım;
Çekmek mi yapmak mı?
Diğer taraftan plastik sanatlarda Post Modernizm ve Çağdaş sanatlara öncü olan, toplumların dilini çözen Filippo Tomasso Marinetti’nin “Fütürist manifestosu” (1909) sonraki dönemde kabına sığmayan pek çok yeni manifestonun yayımlanmasına ön olmuş, gelişen akımlarda Enstelasyonların buluntu, hazır yapım nesneleri, fotoğraf, çeşitli ham madde ürünleriyle kompozit ve üç boyutu olarak sunulan sanat yapıtlarının üretilmesiyle devam etmiştir... Daha çok kavramsal içerik, düşünceyi tinsel algısıyla nesnel olarak avangart biçimde sunmaktadır...
Alman Felsefeci Worringer’in estetik yöntemi tersten ele alması “soyutlamanın atılımı olarak dışsal dünya fenomenlerinin kışkırttığı insanda ortaya çıkan büyük içsel kavga” tinselci, teofizik ve antimateryalist varsayımlarla resimden fotoğrafa aktarılan soyut fotoğraf olgusu ve süreci;
Yapılmış mı olur çekilmiş mi?
Elbette benim bu sorular için bir cevabım var.
Sizin?
Aykut Fırat
Mart /2018/Ankara
www.fotografya.gen.tr
sayı 39
Fotoğraf nereye kadar?